İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
M.Taner Eke
BURYAPI İNŞ.LTD.ŞTİ / BTSO Meclis Üyesi / Belediye Meclis Üyesi
İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
“İnşaat sektörü, kendisine bağlı 200’den fazla alt sektörün ürettiği mal ve hizmete talep yaratan bir konumdadır. Bu yaygın etkisi sektörün “ekonominin lokomotifi” unvanını hak ettiğinin en temel göstergesidir.”
Bu bilgi doğrultusunda; inşaat sektörünün Türkiye ekonomisinin lokomotifi olarak düşünülesi gerekiyor. Ayrıca bir çok alana yayılan iş kolları da düşünüldüğünde sektörümüzün ekonomiye istihdam açısından yaptığı katkı da göz önünde bulundurulmalıdır.
İnşaat sektörü, 2014 yılında ülkemizde yüzde 4,5-5 büyüme gerçekleştirdi. Fakat komşu ülkelerde devam eden savaşlar, seçim atmosferi ve son aylarda dolarda yaşanan artış inşaat sektörünün 2015 yılının ilk yarısında büyüme hızını düşürdü. Bursa’da inşaat sektörü, son birkaç yıldır özellikle konut bazında hızlı ilerliyor.
Şehrimizde konut sektöründe önemli yatırımlar olmasına ve hızlı büyümesine rağmen sanayisi istenilen boyutta değil. İnşaat teknolojilerine yönelik yatırım gerçekleştiren çok az firmamız var ve inşaat malzemelerinde sanayi yatırımlarımız yeterli seviyede değil.
Bursa’nın nüfus artış oranı Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşiyor. Nüfusun her yıl arttığı, çarpık ve kaçak yapılaşmanın yoğun olduğu kentimiz için barınma ihtiyacı da artıyor. İnşaat sektörünün de bu açıdan büyümeye devam edeceğini düşünüyorum.
Bizler, Bursa’da yaşayan vatandaşlar ve meslek mensupları olarak Çağdaş, yaşanabilir, güvenli bir kent istiyoruz. Bunun için sektörün sorunları ve çözüm önerilerine katkıda bulunmak isteriz.
- 2001 yılında yapı denetim sistemine geçiş ile tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da inşaat kalitesi anlamında önemli bir reform olmuştur. Yapı denetim ile birlikte inşaatlarda kullanılan beton ve demir kalitesinin de projeye uygun olmasına dikkat edilmeye başlandı. Beton ve çeliğin standartlara uygun olması, projeye uygun imalat yapılmasını sağladı. İnşaat teknolojilerinin de gelişmesiyle inşaatlarımızın kalitesi arttı. Yapı denetim sisteminin gelmesiyle 2002 yılında da Yapı Malzemeleri Yönetmeliği girdi ve inşaatlarda kullanılması gereken malzemelerin standartları belirlendi. Fakat kullanılan malzemelerin standartlara uygun olup olmadığının denetlenmesi konusunda eksiklikler var. Yeterli denetim olmadığı kanaatindeyim.
- Yine müteahhitlerin denetim firmalarını kendilerinin belirlemesi yerine, ilgili atamanın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yapılması, sektörde denetim konusunda yaşanan ve yaşanacak olan sorunları ortadan kaldıracaktır. 4708 sayılı Yapı Denetim Kanunu’nda yapı denetim şirketlerinin aldığı hizmet bedelleri arsa sahipleri tarafından ödeneceği hükmü olmasına rağmen, uygulamada bu ücretler müteahhitler tarafından ödenmektedir. Yapı denetim firmaları yalnızca kaba inşaatı(betonarme) denetlemeli ve yalnızca bundan sorumlu olmalıdır. Hizmet bedellerinin birim metrekare fiyatları da buna göre belirlenmelidir.
- Sektörün en önemli problemlerinden birisi de sektörde kalifiye eleman yetersizliğidir. Bu konuda mesleki eğitimlerin arttırılması gerekmektedir. Bu noktada; sektör temsilcileri olarak üzerimize düşeni yapmaya ve ilgili kurumlarla ortak bir çalışmada bulunmaya her zaman hazırız.
- Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli alt yapıları olmadığı için yükleniciler uygulamalarda ciddi sorunlarla karşılaşmaktadır. Doğabilecek her türlü zararın önüne geçilebilmesi adına bu konuya ciddi bir biçimde eğilmek gerekmektedir.
- Sektörde yer alan sorunların önüne geçilmesi için inşaat müteahhitliği tanımının yeniden yapılması gerekmektedir.
- Özellikle son dönemlerde arsa maliyetlerinin yüksekliğiyle beraber kat karşılığı oranlarının artması, konut fiyatlarının da buna paralel olarak yükselmesine neden olmaktadır. Belediyelerin yeni imar alanlarını açarak, altyapısı tamamlanmış arsa arzını arttırmaları bu sorunun çözümüne katkıda bulunacaktır.
- Sektörün gelişimi ve değişen konut ihtiyaçlarının karşılanması için yeni imar alanlarının açılması ile kentsel dönüşüm alanları ve riskli alanların süratle hayata geçirilmesi gerekmektedir.
- İmar alanları açılırken altyapı çalışmalarının sistemli yapılması ve baştan planlanması gerekmektedir. Şehir imar planı yapılırken okul, cami, pazaryeri, park vs. alanların belirlenmesi şehrin planlı büyümesini sağlayacak ve böylece çarpık kentleşmenin önüne geçilecektir.
- Kentsel dönüşüm kapsamında belediyelerimizin çalışmaları var. Ancak bu çalışmalara daha fazla hız verilmelidir. Hangi bölgelerde riskli yapıların yoğunlukta olduğu ve hangilerinin riskli olduğunu tespit etmeli. Kentsel dönüşüm kanunu uygularken bürokrasi azaltılmalı, ilgili kurumlar, mal sahipleri ve müteahhitlere yardımcı olmalıdırlar.
- Bursa’nın önemli kısmının kaçak ve çarpık yapılaşmaya sahip olduğu düşünülürse, bu alanların tamamının imar planlamasının şehir dokusuna uygun olarak yeniden projelendirilerek yeni imar planlarının oluşturulması gerekmektedir. Kentsel dönüşümün başarıya ulaşabilmesi; özel sektör, ilgili idareler, odalar, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ile mülk sahiplerinin koordinasyonuyla mümkündür.
- Yeni yapılan yerleşim yerlerinde yolların mümkün olduğunca geniş bırakılması ilerleyen yıllarda yaşanacak olan trafik problemlerinin önüne geçecektir. Şehir trafiğini rahatlatacak olan doğu-batı ve kuzey-güney aksındaki yolların kamulaştırma işlemlerinin tamamlanarak birbirlerine bağlaması ve altyapı çalışmalarının hızlandırılması gerekmektedir.
- Ruhsat ve diğer resmi işlemlerde çok fazla prosedür olması ve işlemlerin seri ilerleyememesi söz konusudur. Belediyelerde dosyalarda bulunan eksikliklerin tek seferde incelenerek gerekirse bir resmi yazı ile toplu olarak başvuran firmaya verilmesi hem firmanın takibini kolaylaştıracak hem de işlemlerin hızlanmasını sağlayacaktır.
- İskan(yapı kullanma izin belgesi) alımlarında inşaat firmaları ciddi problemler yaşamakta, işgücü ve zaman kaybına uğramaktadırlar. Söz konusu işlemlerde kuralların iyileştirilmesi ve sürenin kısaltılması gerekmektedir.
- Alım satım işlemleri sırasında hem alıcının hem de satıcının ödediği tapu harçlarının %4’e tekabül etmesi, sektörü olumsuz etkileyen faktörlerden biridir.
- Belediyelerin alınan inşaat ruhsatlarındaki yapı sınıflarının, inşaat bitiminde SGK tarafından yapılan değerlendirmelerde farklı olarak değerlendirilmesi, 4A sınıfından ruhsatı alınan inşaatların birim metrekare fiyatlarının 5A sınıfına dahil edilerek hesaplanması söz konusudur. Sektörün olumsuz etkilenmemesi adına inşaat sınıfları arasındaki birim metrekare fiyat farklarının daha makul seviyelere çekilmesi ve inşaatlarda yükseklik tanımının ortak paydada buluşarak yapılması gerekmektedir.
- Şu an Türkiye’de bir kriz söz konusu olmasa da doların yükselmesi ve belirsizlik, inşaat sektöründeki yatırımcıları da tedirgin ediyor. Konut sektöründe müteahhit firmaların yatırımlarını sürekli olarak finanse etmeleri gerekiyor. Bu yüzden projelerini durdurma şansı yoktur.
- Yerel idarelerin yaptığı inşaat projelerindeki ihalelerde Bursa firmalarına öncelik tanımasıyla inşaat için harcanan kaynak yine şehrimizde kalacak şehir ekonomisine ve işgücüne önemli katkı sağlayacaktır. Şehir dışından gelen firmalar insan kaynağı ve tedarikçilerini şehir dışından seçmekte ve kaynağı Bursa dışına aktarmaktadır. Söz konusu konutları satın alan vatandaşlar inşaat bitiminde yaşadıkları sorunlarda karşılarında muhatap bulamayarak zor durumda kalacaklardır.
Belediyelerin ve TOKİ’nin yapacakları konut proje alanlarını merkeze uzak yerlerden seçmeleri, bu bölgeleri hareketlendirmeleri açısından önemli bir uygulama olacaktır.