Basri Akyıldız
İnşaat Mühendisi / 49. Meslek Komitesi Başkanı
2016 yılında inşaat sektörü olarak her ne kadar rakamsal veriler iyi de olsa beklenen verimi alamadığımız düşüncesindeyim. Gerek ülkedeki olumsuz hava gerekse de bu olumsuz havanın etkisiyle piyasadaki nakit dolaşımının azalması buna neden olmuştur.
2017 yılına girilmesiyle birlikte sektördeki olumsuz havanın dağılması tüm sektör paydaşlarının temennisi olmuştur. Rakamsal verilere baktığımızda ilk 3 aylık verilerin bir önceki yılın son çeyreğine göre umut verici olduğunu görmekteyiz.
Artan beklentilere Hükümet tarafından da destek mahiyetinde düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemelere bakacak olursak;
- KDV oranlarında yapılan indirimler,
- Tapu harçlarındaki indirimler,
- Ve tabi ki konut kredilerindeki uzun vade ve düşük faiz oranlarına yönelik düzenlemeler bunların başında geliyor.
Peki, neden Hükümet bu tür düzenlemelere ihtiyaç duydu? Sanırım Hükümetimiz de sektörün yeni yıldan beklentisinin yüksek olduğunun farkında ve bu beklentileri karşılayabilmek adına bir dizi düzenlemeye ihtiyaç duydu.
Peki, bu düzenlemeler beklentilerin karşılanmasında yeterli olacak mı sorusunu soracak olursak, bunun cevabını vermek pek kolay değil. Öncelikli olarak siyasi hayatımızdaki hareketliliği bir sakinleştirmek gerekecek. Bu kadar siyasi hareketliliğin olduğu bir zamanda doğru ve sağlıklı değerlendirme yapmak mümkün değil.
Tüm ülkenin olduğu gibi inşaat sektörünün gözü de şuan 16 Nisan’da yapılacak olan Referandum sonucuna kilitlenmiş durumda. Neticesi ne olursa olsun, ülkedeki siyasi hareketliliğin durulacağı en yakın tarih olarak gözüküyor 16 Nisan.
Neden mi bu kadar önemli 16 Nisan tarihi; aslında referandumun sektör için önemi, neticesinden çok, öncesindeki sektörel hareketliliğin nedenidir. Sektördeki hareketliliğin nedeni; hükümet kanadının referandum öncesi olumlu bir hava oluşturmak adına suni yollarla sektörü hareketli tutarak, olası bir ekonomik krizi geciktirmek istemesi mi, yoksa sektör gerçekten arz /talep çerçevesinde olması gerektiği hareketliliği mi yaşıyor? Bu soruların cevabını referandum sonrasında hep beraber öğreneceğiz.
Ama bildiğimiz bir gerçek var Euro ve Dolardaki artışla birlikte yapı malzemelerinde de ciddi fiyat farkları oluşmaya başladı. Son yıllarda arsa maliyetlerinin de arttığını göz önünde bulundurursak, inşaat maliyetlerinin ciddi oranda artacağı, bu durumunda konut fiyatlarının yükselmesine neden olacağı aşikârdır.
Konut satışlarında sıkıntı yaşayan ya da yaşayacağını düşünen firmalar, finansman sorununu çözmek adına yeni projeler üretmeye ve bunların ön satışını yaparak çarkı döndürmeye çalışıyor. Olası bir ekonomik daralma neticesinde alıcının ve satıcının sıkıntı yaşaması kaçınılmaz gözüküyor.
Alım gücünün azaldığı, bununla birlikte maliyetlerin arttığı bir dönemde yatırımcı firmaların işi oldukça zor görünüyor. Bu zorlukları aşmak adına tasarımda ve kalitede birbiri ile yarışan projeleri önümüzdeki günlerde bolca göreceğimizi düşünüyorum.
Her şeye rağmen 2017 yılının ülkemiz ve sektörümüz için güzellikler getirmesini diliyorum.